Akbelen ormanları katliamında ÇED Muafiyeti davası yapıldı
Akbelen’deki ÇED Muafiyetinin İptali İçin Görülen Davada Mahkeme Kararı Bekleniyor
Günümüzde Akbelen’deki Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) muafiyetinin iptali için görülen davada, davalı ve davacı tarafların ifadeleri alındı ve talepleri dinlendi. Mahkeme sürecinde Muğla Barosu da davaya müdahil olma talebini iletti.
Duruşma esnasında davacı müdafi Avukat İpek Sarıca, yürütülen proje ile kamu yararının göz ardı edildiğini vurgulayarak, “Kamu yararı nerede burada?” şeklinde sorular sordu. Sarıca, yaptığı açıklamada projenin halk sağlığını tehlikeye attığını belirterek şunları belirtti:
Bilgiler Gizleniyor
“Bugün görülen dava, Akbelen’deki ÇED muafiyetinin iptali ile ilgilidir. Ancak ne davalılar ne de idare, ÇED muafiyetinin verilme sebeplerini veya denetimleri hakkında herhangi bir belge sunmadı. Bu durum dava dosyasında açık bir şekilde ortaya çıktı. Bu da demek oluyor ki bilgiler gizleniyor. Ayrıca, 2005 tarihli ÇED muafiyeti kararı gerekliliklerinin, yerine getirilmediği de aşikar. Eski karar yerine uygulanması gereken yeni karar kullanılmış. Ancak 2024 tarihli bir başka hüküm var ve bu hükme göre çeşitli kriterlerin karşılanması gerekmektedir. Ancak bunların varlığı veya yokluğu denetlenmemiştir. Ormanların kesilmesinden sonra Akbelen’de yaşanan olumsuz sonuçlar, Muğla Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan bir raporda belirtilmiştir. Biz köylüler olarak bu etkileri doğrudan yaşamaktayız. Bu durumlar, ÇED muafiyetinin sonucu ve insanlar bundan mağdur olmaktadır. Şirket tarafından yapılan hava emisyon ölçümleri ise şüphelidir. Biz kendi ölçümlerimizi Akdere bölgesinde yaparken, şirketin ölçümleri ise Yeniköy Kemerköy Termik Santrali’nin önünde yapılmıştır. Arada yaklaşık 2-3 kilometre mesafe olduğu hesaba katıldığında, şirketin iddialarının sorgulanması gerekmektedir. 2005 tarihli AİHM kararının hala uygulanmaması, durumu daha da karmaşık hale getirmektedir. AİHM kararında, ÇED prosedürlerine uymama konusu defalarca vurgulanmış olmasına rağmen bu muafiyet hala uygulanmaktadır. Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu konuda alacağı kararın, durumu değiştireceği umut edilmektedir.”